Natalie Portman'a en iyi kadın oyuncu oscarını kazandıran bu filmi vizyona girdiği ilk günden beri merak ediyordum. Şans eseri arkadaştan buldum cdsini ve yurtta izlemeye başladım. Ruh halimden mi bilinmez inanılmaz sıkıldım, bunaldım falan. Hatta 'bu ne yaa iyi ki sinemaya gitmemişim, daha da izlemem' diye laflar bile ettim.
Eh Allah'ın sopası yok sevgili okuyanlarım; yurtta sıkıntıdan patladığım, sınavların bittiği, internetin olmadığı, iki çift kelam edeceğim arkadaşımın bulunmadığı bir günde black swan'i tekrar izlemeye karar verdim. Öncelikle çok direndim hatta kasımdaki KPDS sınavı için kelime mi çalışsam falan diye saçmaladım bi an. Neyse açtım izliyorum, -dedim ya- heralde ruh halimden olsa gerek geçen seferde çok sıkılarak 15 dk dayandığım bi film bu sefer hiç sıkılmadan bir çırpıda izledim. Ve asıl enteresan olanı da beğendim..
Filmi uzun uzadıya anlatmayacağım tabiki de, ama filmle ilgili bazı diyecekelerim olacak elbet.. Öncelikle kızım Nina filmin en başında ben anladım sendeki sorunu sen niye gözardı ediyosun? Hayır yani parmağının tamamının derisini soyuyorsun, acıdan kıvranıyorsun sonra bir bakıyorsun meğer hiç bir şey yokmuş. Bana böyle bir durum olsa ağlayarak en yakın hastaneye koşarım, sen hayatına olduğu gibi devam ediyorsun. Mükemmellikle kafayı bozmuşsun iyi hoş da, o evde kim yaşasa kafayı yerdi. Evde ne internet var, ne TV var, ne bi kitap okuduğunu gördüm, ne de gazete.. Annenin pastayı çöpe atma sahnesinde zaten psikopat olduğunu anladık ama o da ne yapsın bir kızı var ki; sırtını falan çiziyor durup dururken, yok önüne gelene aşık oluyor. ( Vincent Cassel'in de hakkını vermek lazım, kız aşık olmak da haklı)
Sonra Nina'cım; kafayı bozmuşsun en iyi ben olucam diye, sorunlar da var belli, şizofreninin dibine vurmuşsun ama çok mıy mıy bir tipsin napıcaz biz seninle. Ancak sorun ediceğin kızı da iyi biliyorsun. Lilly midir nedir, fantezilerine kadar soktun kızı ama herşey onun başından çıktı belli. Filmin en sinsi karakteriyti yeminlen. Nina'ya o hoca beş para etmez diyorsun, 10 dk sonra hop adamın koynundasın. Nina gösteri gününe gelince hani ben olucaktım diye çirkefleşti, Nina güzel dans edince hemen odasına 'ay çok güzel dans ettin hayran kaldım' demeye geldi. Her nekadar Nina'ın bozuk ruh sağlığı nedeniyle Lilly'i de çözmek çok zor olsa da, ben anladım o kızdan hayır gelmez.
Sonuç olarak özellikle filmin son yarım saati kesinlikle izlenmeye değer. Siyah kuğuya dönüşme sahnesinde Natalie Portman'a oscar verilmesinin nedenini anlıyorsunuz. Ayrıca bana göre filmdeki cinsellik ve korku unsurlarından dolayı +18 olması gereken bir film. Ben bazı sahnelerde cidden tırstım yani.. Bu filmi izledikten sonra içinizdeki siyah kuğuyu düşünebilirsiniz uzun bir süre.. İzleyin diyorum..