Subscribe Twitter Facebook

13 Şubat 2011 Pazar

izlemeyin okuyun : eat pray love


yine aynı şeyle karşı karşıya olduğumu filmin 5.dksında anladım. okuduğun kitabın filminin tam bir hüsran olması.. iyi oyuncular, mükemmel yerler ama bir şey eksik iştee. en büyük eksiklik de herşeyin apar topar anlatılmaya çalışılması bunun sonucu da kadının neden italyaya gittiğini, nasıl aşık olduğunu ve daha bir sürü şeyin anlaşılamaması.. filmin en eğlenceli kısmı kitapta da olduğu gibi italya bölümüydü. ama kitaptakinin suyunun suyu gibiydi çoğu şey gibi o bölümde..


 hele bali kısmına hiç değinmiyorumm.. benki kitabı okurken bali'ye aşık olmuştum evet filmde de bali'ye aşık oldum ama o bali'nin kendi aşıkolunabilitesinden kaynaklandı.. oyy oyy neyse film muhteşem italya ve bali manzaraları için izlenebilir yine de ama senaryo açısından çok fazla beklentiniz olmasın..gezi kitaplarını seviyorsanız şayet, bu kitaba bayılacaksınız..ilk sayfalar depresif içeriği yoğun olduğu için sıkılabilirsiniz ama dayanın devamı gayet güzel.. kısacası kötü film, iyi kitap..

12 Şubat 2011 Cumartesi

letters to juliet / aşk mektupları

son zamanlarda izlediğim en samimi, kaliteli romantik film..romantik komedi değil ama çoğu romantik filmin olduğu gibi dram dozunu abartıp baymıyor da..


sophie newyork da yaşayan hayatımda ilk kez duyduğum bilgi doğrulayıcı adlı bir işe sahip olan esas kızımızdır. nişanlısı victor ise ( ki bu role adeta döktüren, kendine o müthiş gülümsemesi ve aksanıyla gael garcia bernal cuk oturmuş! ) yeni bir restorant açma hazırlığında olan heyecanlı bir aşçıdır. sophie ve victor erken balayı için italya'ya gitmeye karar verirler. işte film asıl burdan sonra başlar.. birbirinden güzel italya manzaralarını izlemeye hazır olun! neyse; victor yeni restorantı için kah peynir bakmaya kah şarap tatmaya gitmek ister ve sophie'de bu gezilere gönülsüzce katlanır..


birgün victor yine araştırma sırasındayken sophie tek başına şehri dolaşmak ister. bir bahçeden ağlayan kadınların çıktığını görünce merak edip içeri girer. bir duvar dolusu yazılı kağıt vardır, içeri kalabalık herkes juliet'e dileğini yazıp duvara asmaktadır. o da oturur bi köşeye eline defterini alır düşünmeye başlar. o sırada etraf yavaşça boşalmaya başlar ve bi kadın gelip notlar toplar, sepetine atıp gider. sophie bu kadını takip ettiğinde 4 tane kadına ulaşır bunlar juliet'in sekreterleridir. isteklerini ve ya sorularını yazan herkese cvp verip adreslerine göndermektedirler. ertesi gün sophie'de onlara katılır ve taşın arasından yaklaşık 70 yıl önce gönderilen bir mektup bulur. bu mektup claire adında bir kadına aittir. claire, lorenzo bartolini adında italyan bir adama aşık olduğunu ama ingiltereye dönmesi gerektiğini anlatıp ne yapması gerektiğini sormaktadır. mektuba geç kalmış cevabı sophie yazar ve gönderir. bir hafta sonra claire torunu charlie ile italyadadır ve tek amacı lorenzo bartolini'yi bulmaktır. veee italyanın enfes yerlerine yapacakalrı bu yolculuğa sophie de katılır.


uzun uzun yazdım ama asıl film bundan sonrası diyebilirm..çok güzel bir sonu var üstelik..ayrıca sophie'nin claire'e yazdığı mektuba da bayıldım. ailecek izlenebilecek güzel bir film..kısacası izleyinn izlettirinn :D

7 Şubat 2011 Pazartesi

zeitgeist / zamanın ruhu



yoksa siz hala izlemediniz mi? izleyin mutlaka izleyinnn..zeitgeist türkiye adresinden bedava indirme olanağınız da mümkün.. izledikten sonra dünyaya farklı bir gözle bakıcaksınız..


1 oyuncu 5 film / mark ruffalo

bu başlığı da yeni buldum..can sıkıntısı doruk yapıomuş meğersem okul tatile girince..aslında yapmaması gerekir çünkü şuan oturup deli gibi tez ve ingilizce çalışmam lazım ama 2 gün oturup tv izleyerek aynı zamanda blogumda vakit geçirmek benim de hakkım diyerek isyan ediyorum..
neyse gelgelelim artık arasıra böyle bişey yapmaya karar verdim..bir oyuncunun beş filminden sahneler koyup, oyuncunun farklı karakterlerini göstermek amaç..ama koyduğum filmleri izlediklerim arasından seçiyorum bu yüzden çok da farklı olmayabilir..

1.eternal sunshine of the spotless mind ( sil baştan ) : stan


2. blindness ( körlük ) : göz doktoru


3. just like heaven ( cennet gibi ) : david

4. 13 going on 30 ( keşke 30 olsam ) : matt


5. windtalkers ( rüzgarla konuşanlar ) : er pappas






6 Şubat 2011 Pazar

blindness / körlük

"-neden kör olduk
-bilmiyorum,bunun nedeni bir gün keşfedilir
-ne düşündüğümü söylememi ister misin?
-söyle
-sonradan kör olmadığımızı düşünüyorum, biz zaten kördük
-gören körler mi?
-gördüğü halde görmeyen körler.."


- bayan, sesinizi asla unutmayacağım!
- ben de yüzünü unutmayacağım!



"erkekler istenseydi kaçınız giderdi?"
burda ibne yok tamam mı?
"fahişe de yok!"

 
Powered by Blogger