"birkaç yıl içinde, seni unuttuğum zaman, bu çeşit başka hikayeler geçince başımdan, aşkın unutuluşu olarak anacağım seni..unutmanın korkunçluğu olarak düşüneceğim seni. şimdiden biliyorum bunu.."
31 Ekim 2009 Cumartesi
30 Ekim 2009 Cuma
beyaz beyaz beyaz
bir ewde hem şıklık hem sadelik hem hem hem...kısacası mükemmel bir ev için mükemmel mobilyalar beyazdır beyaz olmalıdır...inanmıyorsanız bakın..
Etiketler:
Dekorasyon
saç bantları
eğer saçım hiçbir şekle girmemekte inatçıysa saç bantları herzaman kurtarıcım olmuştur..ben herzaman sade modelleri tercih ederim..ama özellikle son zamanlarda moda olan tüylü taçlardan en yakın zamanda edinmeyi düşünüyorum..
tabiki bantları sevmeyen, sevipte takamayanlar(bknz:zeynep) vardır..ancak en sıradan kıyafetleri bile bir bantla renklendirilebileceğini kabul etmek gerekir..işte size bir kaç örnek..
tabiki bantları sevmeyen, sevipte takamayanlar(bknz:zeynep) vardır..ancak en sıradan kıyafetleri bile bir bantla renklendirilebileceğini kabul etmek gerekir..işte size bir kaç örnek..
27 Ekim 2009 Salı
arkadaşlar için dekorasyan..
bu akşam nette mobilyalara bakarken arkadaşlarımın gelecekteki evlerini tasarladım(evet başka işim yoktu napiim)..eveeet işte onlar.
ilk olarak zeynepin evi gelsin..kitaplıklar,mumlar,rahat mobilyalar seçtim onun için..
2.olarak büşümü alıorum..onun içinde sade gri başta olmak üzere mavi ve yeşil kombinasyonlarını seçtim..
ilk olarak zeynepin evi gelsin..kitaplıklar,mumlar,rahat mobilyalar seçtim onun için..
2.olarak büşümü alıorum..onun içinde sade gri başta olmak üzere mavi ve yeşil kombinasyonlarını seçtim..
vee 3.olarak merve..mervecik içinde ingiliz tarzı diyorum tabikide..deri koltuklar ve renkli konsollar seçtim..
Etiketler:
Dekorasyon
23 Ekim 2009 Cuma
flashforward
son zamanlardaki favori dizim flashforward..ilginç bir konusu var.dünya üzerindeki bütün insanlar 2 dakika 17 saniyeliğine bayılma yaşarlar.bu bayılma sırasında herkes gelecekteki bir günde (9 nisandı sanırım) yaşadıkları 2dakikaya şahit olurlar.bazısı televizyon izlediğini ,bazısı ultrasonda bebeğini izlediğini(ki şuanki zamanda hamile olmayan biri) ,kimi de boğulduğunu görürken bilinç kaybı sırasında bazılarıda hiçbirşey görmez.bu da akla ozaman ölmüş olacağını getirir.
başroldaki yakışıklı oyuncumuz joseph fiennes FBI ajanıdır ve geleceği görüntüsünde bir proje üzerinde çalıştığını ve silahlı adamların peşinde olduğunu görür.dizideki herşeyi anlatmıım ben en iisi siz izleyin.lost gibi dizileri sevenlerdenseniz kaçırmayın derim..
22 Ekim 2009 Perşembe
özgürlüğün resmi
Babası İspanya'nın en ağır siyasi cezalarının verildiği bir hapisanede mahkumdu küçük kızın. Fırsat bulduğu her haftasonu babasını ziyaret için annesiyle birlikte hapisaneye giderdi.
Yine bir ziyarete giderken babası için çizdiği resmi yanında götürdü ancak hapisane kurallarına göre özgürlügü çağrıştıran her türlü şeyin mahkumlara verilmesi yasaktı.
Bu sebeple kagıda çizdiği kuş resmini kabul etmemişler ve oracıkta yırtmışlardı...
Çok üzülmüştü küçük kız.
Babasına söyledi bunu,o da "üzülme kızım, yine çizersin;bu sefer çizdiklerine dikkat edersin olur mu?"dedi.
Küçük kız diğer ziyaretinde babasına yeni bir resim çizip götürdü.
Bu sefer kuş yerine bir ağaç ve üzerine siyah minik benekler çizmişti.
Babası keyifle resme baktı ve sordu: "Hmmm!Ne güzel bir ağaç bu!Üzerindeki benekler ne? Portakal mı?
Küçük kız babasına eğilerek, sessizce:
"Hşşşşt! O benekler ağacın içinde saklanan kuşların gözleri!"
zeynep'e teşekkürler..
Yine bir ziyarete giderken babası için çizdiği resmi yanında götürdü ancak hapisane kurallarına göre özgürlügü çağrıştıran her türlü şeyin mahkumlara verilmesi yasaktı.
Bu sebeple kagıda çizdiği kuş resmini kabul etmemişler ve oracıkta yırtmışlardı...
Çok üzülmüştü küçük kız.
Babasına söyledi bunu,o da "üzülme kızım, yine çizersin;bu sefer çizdiklerine dikkat edersin olur mu?"dedi.
Küçük kız diğer ziyaretinde babasına yeni bir resim çizip götürdü.
Bu sefer kuş yerine bir ağaç ve üzerine siyah minik benekler çizmişti.
Babası keyifle resme baktı ve sordu: "Hmmm!Ne güzel bir ağaç bu!Üzerindeki benekler ne? Portakal mı?
Küçük kız babasına eğilerek, sessizce:
"Hşşşşt! O benekler ağacın içinde saklanan kuşların gözleri!"
zeynep'e teşekkürler..
10 Ekim 2009 Cumartesi
güneşin ve renklerin ülkesi
eskiden beri gitmeyi en çok istediğim ülkelerden biridir fas..daracık sokakları, rengarenk evlerin camlarında çıkan rengarenk tüller, havada keskin baharat kokuları ve her daim çalmakta olan fas müzikleri..bu masalsı dünya hangimize gizemli gelmezki?.
4 Ekim 2009 Pazar
2012
kasımın 13ünde vizyona girecek 2012 filmi..biraz önce fragmanını izledim ve fragmandan bile etkilendim..evet o kadar etkileyici..bildiğimiz gibi maya medeniyeti yıllaaar önce 2012nin dünyanın sonu olduğunu öne sürmüşler..daha bir sürü de teori vardır 2012yle ilgili..işte bu film bu öngörülerin doğru olduğu bir geleceği anlatıyor..kasımda izlicez umarım dünyanın sonunun geldiğini anlatan birçok filmden farklıdır..
3 Ekim 2009 Cumartesi
imagine
Imagine there's no Heaven
It's easy if you try
No hell below us
Above us only sky
Imagine all the people
Living for today
Imagine there's no countries
It isn't hard to do
Nothing to kill or die for
And no religion too
Imagine all the people
Living life in peace
You may say that I'm a dreamer
But I'm not the only one
I hope someday you'll join us
And the world will be as one
Imagine no possessions
I wonder if you can
No need for greed or hunger
A brotherhood of man
Imagine all the people
Sharing all the world
You may say that I'm a dreamer
But I'm not the only one
I hope someday you'll join us
And the world will live as one..
1 Ekim 2009 Perşembe
revolutionary road
sinemalaramıza hayallerin peşinde adıyla giren ''revolutionary road'' dan bahsetmek istiyorum bugün.bu filmi ilk izlediğimde hiç beğenmemiştim.saçma bir konu ve durağan bir senaryodan öte değildi benim için.ancak zamanla bu filmi çok sevdim..çünkü onu anladım..evet böyle bir film revolutionary road.ilk izleyişinizde size beğenme garantisi vermiyor ancak zamanla kendi kült filmlerinize bu filmi de katabiliyorsunuz..
50li yılların ameikasında geçen film, alıştığımız amerikan rüyası yerine bize amerikan kabusunu göstermeyi seçmiş.frank ve april birbirlerine aşık olup evlendiklerinde kendilerinin farklı olacaklarını, sıradan amerikan hayatı yaşamayacaklarını düşünüyorlardı.revolutionary road(devrim sokağı) adlı sokağa taşındıklarında banliyö hayatı yaşamak istemediklerini tekar tekrar vurgularlar.ancak zamanla frank rutin bir işi olduğu için sinirleri günden güne bozulan yetişkin bir erkeğe dönüşürken april de istek ve tutkularını bastırmaya çalışan mutsuz bir ev kadını olup çıkar.sonuç ise tıpkı diğerleri gibi onlar da hayallerini kaybetmiş tipik bir amerikan ailesidir. dışardan mutlu gibi gözüken ancak içinde büyük sancılar yaşayan, hayatları içinde boğulmayabaşlayan bir aile olmuşlardır artık.
filmin başrol oyuncuları kate winslet ve leonardo dicaprio..titanic den beri ilk defa bir aradalar.yönetmen koltuğunda ise kate winslet'in eşi, american beauty ile tanıdığımız sam mendes var.
gerçekten farklı bir dram sunuyor revolutionay road..kısacası izleyin izlettirin...