Ama şunu bilmelisiniz ki; bu bir aşk hikayesi değil..
biraz önce izledim bu filmi ve biter bitmez hemen bloga koştum.son zamanlarda hatta şimdiye kadar izlediğim en iyi filmlerden bir tanesi bu film.
tom hansen'ın (joseph gordon-levitt), summer finn'e (zooey deschanel) olan aşkının 500 gününü anlatıyor. ama anlatış şekli çok farklı..günlerin sıralaması karışık en başta.tom'un zihninde dolaşıyor gibiyiz film boyunca.filmin en güzel sahnesi de ekranın 2ye bölünüp bir tarafında hayallerin bir tarafında gerçeklerin gösterildiği sahneydi.
film başıyla sonuyla gidişatıyla çok başka bir film.özellikle müzikleri harika..the smiths hayranı oldum çıktım filmden sonra :)
okadar güzel sahneler var ki filmde örneğin ikea da geçen bölüm ya da tom'un aşkının karşılıklı olduğunu anlayıp dışarı çıktığında herkesin gülümsemesi dans etmesi hele o disney filmlerinden fırlamış mavi kuş :) veya üzüldüğü anda dış dünyanın siyah beyaza dönmesi ve gittiçke silinmesi..
kısacası bu filme bayıldım..senaristlerinin yönetmeninin önünde saygıyla eğiliyorum ve izleyin izlettirin diyorum :)
-peki, ama neyin değiştiğini anlamıyorum.ne oldu?
-bir sabah uyandım ve biliyordum.
-neyi biliyordun?
-seninleyken asla emin olamadığım şeyi..
4 yorum:
Nası yani bro aşk hikayesi değil.
500 gün napıolar bunlar :shock: :p
izle gör diim :D
o oturdukları bank özel bir yermiş gibi gösterilmeye çalışılmış ama çok basit geldi bana nedense.. filmdeki tek saçmalık.. anlatılmaya çalışılan -banktan bakıldığında- mimari zırvalarda doyurucu olmamış o banka değer katmak için.. ama güzel film.. :)
Harika bir film ama kötü sonla mı bitiyor mutlus onla mı bitiyor bir türlü karar veremiyorum doğrusu...
Yorum Gönder