Bugünlerde bir doctor who izleme aşkı sardı ki her yanımı sormayın gitsin. Hayır yani 10.doktor David Tennant gittikten sonra, doktor who benim için bitmiştir deyip karaları bağlayan ben değildim sanki. Matt Smith'e ısınmak hiç kolay olmayacak, bir dizi izliyordum o da bitti diye kendi kendime üzüm üzüm üzülürken ( gerçekten böyle bir söz öbeği olamaz bu ne ya üzüm üzüm hahaha ) bir de bakmışım ilk bölümden sevmişim Matt'i. Tabi bu durumda filmin görüntü kalitesindeki inanılmaz artış ve daha ilk gördüğümde gönlümü çalan Leadworth kasabasının etkisi yadsınamaz.
Neyse lafı fazla uzatmayayım. Doctor Who 5. sezon gerçekten çok iyi. Ancak özellikle 10.bölüm olan 'Vincent and The Doctor'. Vincent Van Gogh ile geçen bölüm Van Gogh'un tablolarından fırlamış gibi. Özellikle renkler..
Bu bölümde 2010 yılında Amy ile Van Gogh'un sergisine gelen doktor, ressamın ünlü tablolarından birinde farklı birşey görür. Ve tabiki olayı çözmek için o tablonun yapıldığı zamana Van Gohg'un yanına giderler. Bu andan itibaren müthiş bir görsel şölene hazır olun, her yerde Van Gogh tabloları ile Van Gogh'un acı dolu hayatı. Bir de tarih ressamın intiharından kısa bir süre önce olunca, melankoli ile harmanlanmış bir macera izliyoruz.
Şüphesiz bölümde en etkileyici sahne; üçü yerde uzanmışken, karanlık gökyüzünü Van Gogh'un gözünden gördüğümüz ve gökyüzünün yavaşça Van Gogh'un önemli eserlerinden biri olan Yıldızlı Gece tablosuna dönüştüğü sahneydi.
Elbette bölümde birçok etkileyici sahne bulunmakta. Depresyon ve mutluluk çok iyi anlatılmış; bunun yanında belirtmekte fayda var, bu bölümden hüzün dozu diğer doctor who bölümlerinden fazla.
Kısacası bir dizi için fazla iyi bir bölüm. Doctor Who izleyicisi değilseniz bile izleyin. Kısacası izleyin, izlettirin..
0 yorum:
Yorum Gönder